Öncelikle bu yazıyı yazmam için gerekli ilhamı veren dostum
Gökhan Özger’e teşekkür ederim. Teşekkür metinlerinin sonda yapıldığına daha
çok şahit oldum lâkin bu yazı için böylesi daha isabetli oldu.
Yazımın başlığından anlaşıldığı üzere köhne Kemalist
zihniyetinin edebiyat yoluyla da İslami kültürü nasıl hedef aldığından dem vuracağım.
Ulusalcı görünmeye
çalışan Kemalistler…
Neden Mustafalistler ya da Mustafacılar değilde
“Kemalistler”. Aynı şekilde neden milliyetçiler değil de ulusalcılar diye
tanımlanmış ve kendilerinide öyle tanımlamıştır bu insanlar.
Her kemalist ulusalcı mıdır? Kemalistlerin daha şirin
görünmek için kullandıkları bir maskedir ulusalcılık. İhtiyaçları olduğu her
zaman ulusalcı olarak görünmek onların işidir.
Peki her ulusalcı kemalist midir? Hayır, değildir.
“Hayır efendim Kemalistler ulusalcıdır, ulusalcılar da
pekâlâ Kemalisttir“ diyenleriniz elbette olacaktır, anlıyorum. Bu şekilde
düşünenlere yanlış düşündüklerinin ispatı olarak; başarıda dip yapmış olan İşçi
Partisi ile Ana Muhalefet Partisinin son zamanlarda aralarındaki kıyasıya
atışmalarını ve Chp’nin kendi içindeki farklı kesimler arasında haftalardır
süregelen fikri ayrılıkları örnek olarak gösterebilirim.
Efendim benim ne ulusalcılarla ne de kemalistlerle bir
problemim yok. Bilakis ulusalcı tezahüründe ortada dolaşan kemalistlerin,
muhafazakârlarla, dincilerle ne gibi problemlerinin olduğunu anlamaya
çalışıyorum, birçok gözlemlemeyi seven vatandaş gibi.
Yukarıda ki “Neden Mustafalistler ya da Mustafacılar
değilde, Kemalistler?” sorularıma cevap aramaya gerek yok. Zira çoğu yazan
abimiz tarafından aynı sorular defaatle soruldu ve cevaplandı.
Kemalizm öyle bir düşünce akımı ki onu savunanlar, laiklik
kelimesinin arkasına sığınarak ülkemizi ve vatandaşlarımızı hertürlü İslâmi
düşünceye, ritüele ve hatta milletlere karşı savunma hakkını kendilerinde anlamsız
yere bulmuşlardır (Neden Kemalistler? soruma cevap niteliğindedir).
Üstlerine vazife olmayan bu savunmayı kesinlikle demokratik
ve hukuki yollarla yapmamışlardır. Cebir kullanmışlardır, hileye
başvurmuşlardır. Kısacası bu milletin her daim arkasından vurmuşlar, zaman
zaman balyoz olup kafalarımıza inmişler ve çoğu zamanda tehtitkâr söylemleri
ile bize yön vermeye çalışmışlardır. Kemalizmi, bir yandan özgürlük, bir yandan
emperyalistlere karşı direniş olarak genç sol nesillere alenen tanıtıp ve tanıttırırken
diğer yandan da Kemalizmin İslâmi kültüre açılmış bir savaş olduğunu da
halleriyle, hareketleriyle ve söylemleriyle göstermişlerdir. Bu akımın fikir
babalarından olan Kemalettin Kamu isimli İslam’ın Nuru’ndan nasibini almamış
kemalist ve aynı zamanda ateist olan vatandaşın geçmişte yazdığı bir şiirden
alıntıyı sizlerle örnek olması adına aşağıda paylaşıyorum;
“Burada erdi Mûsâ
Burada uçtu İsa
Bülbül burada varsa...
Hürriyet için öter.
Ne örümcek, ne yosun
Ne mûcize, ne füsun...
Kâbe Arab'ın olsun
Çankaya bize yeter.”
*****
Yukarıdaki mısralar Kemalistlerin İslâm kültürüne ve
ritüellerine karşı nasıl cephe aldığını açıkça göstermektedir.
Lâikliğin tarifinin Kemalistlerce yapıldığı zamanlarda
yazılmış bir şiirdir. Bu şiir,
Kemalizmin ne kadar köhne, bereketsiz bir akım olduğunu görmek isteyene bir
nevi delildir. Kur’an-ı Kerim’in okunmasının yasak olduğu zamanlarda İstanbul’un,
kadıköy, adalar vb. semtlerinde İncil dağıtanlardan geçilemeyen ülkemizde bunun
gibi ne şiirler yazılmıştır oysa. (Bir tanesine de yazımın sonunda yer
vereceğim)
Kemalist düşünürün “Kâbe Arab’ın olsun, Çankaya bize yeter”
mısraları Kemalist yapılanmalarca vizyon olarak benimsenmiş ve ülkemiz
senelerce bu vizyonu misyon edinerek yönetilmiştir. ABD ve İngiltere gibi
ülkeler emperyalist güçler olarak gençlere okutulmuş, lâkin Müslüman
topraklarının hürriyeti, geleceği ABD’nin, İngilterenin eline bilinçi olarak aynı
okutmanlarca bırakılmıştır. ABD’nin ve İngiltere’nin şimdi bu denli büyük birer
devlet olmasının başlıca nedeni ülkemizde senelerdir güdülen arap antipropagandası
ve ülkemizin yakasına yapıştırılmış islamofobi hastalığıdır. Karanlık aktörler
tarafından halkımızı İslâm kültüründen ve medeniyetinden soğutmaya yönelik
politikalar başta kemalistler ve uzantılarıyla ülkemize ezberletilmeye
çalışılmıştır. Araplar öcü olarak bu millete gösterilerek, ortadoğunun
nimetlerinden ülkemizin nasiplenememesi için her türlü soyutlayıcı çalışma
yapılmıştır.
Büyüklerimiz bilirler ve babamda zaman zaman bahseder Arapların
ülkemize yaptığı “Sermaye ürkektir kendisine bekçi ister” çağrısından. Araplar
yer altı kaynaklarının yönetiminin ve kontrolünün Türklerde olmasını istemiş ve
bu çağrıyıda defaatle Türkiye’ye yapmıştır. Peki hangi akla hizmet Türkiye,
yeniden dünya gücü olma fırsatını tepmiştir? İşte bu noktada Türkiye’nin
tekrardan uluslar arası bir güç olmasını istemeyen ülkeler devreye girmiş ve
sinsi politikalarını gene vatandaşlarımız eliyle hayata bir bir geçirmişlerdir.
Zaman zaman düşünüyorum “Kemalizm emperyalist güçlerin
gözetiminde kurulmuş olabilir mi?” diye. Bunu düşünmemin sebebi kemalizmin
İslâm’a karşı takındığı tavırdır. Sağ duyulu ulusalcıları yazımın tüm eleştiri
oklarından tenzih ederim. Peki sağ duyulu Kemalistleri…? Sağ duyulu Kemalist
olmadığı düşüncesindeyim. Fakat kemalizmin ne olduğunu bilmeden kendini
Kemalist olarak addeten ulusalcılarıda tenzih ederim.
Söz verdiğim üzere Kemalist zihniyetten bir sızıntı
daha(şiir kısaltılmıştır);
“Zindan kesilen ruhlara bir nur gibi doldun
Türk ırkının, en son, ulu peygamberi oldun....
Ölmez bize cennetlerin ufkundan inen ses
İnsanlar ölür, Türklüğe Allah olan ölmez.”
Esasında bu kadar kafanızı şişirmeye gerek yoktu. Kemalizmin
bünyeye ne kadar zararlı olduğunu görebilmek için paylaştığım şiirleri okumakta
yeterli olabilirdi.
Sonuç olarak Kemalist yazarların şiirlerinden de görüyoruz
ki Kemalizm Türkiye’de ki İslami kültüre alternatif olsun diye türetilmiştir.
Sonrasında ise tamamen ülkemizdeki İslâmi kültürü silme derdine düşmüştür.
Hayırlı günler dilerim,
Samet Şahin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder